Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye izâfe edilen “men arefe nefsehu fekad arefe rabbehu” isimli risâlenin Türkçe tercüme ve şerhidir. Risalenin diğer ismi Risale-i Ahadiyye’dir. Eser bir defa, İstanbul’da Ali Kadri tarafından 1337/1918’de Arapçası, şerhi ve hamişinde tercümesiyle birlikte 103 sayfa olarak basılmıştır. Esad Efendi (k.s.) eserin sadece tercümesini yapmıştır. Şerh ise Muhyiddin İbn Arabiye aittir. Esad Efendi (k.s.), vahdet-i vücûd’la alâkalı önemli bilgiler içeren eserin tercümesini, zamanın vüzerasından Veysi Paşanın isteği üzerine yapmıştır. Dibacede Esad Efendi hazretleri şöyle der: ‘Şeyh-i Ekber Muhyiddinü’l-Arabî kuddise sırruhu’l-envar hazretlerinin âsâr-ı gevhernisârından (men arefe nefsehu fe kad arefe rabbehu) ismiyle müsemma risalelerinde vahdet-i vücûd’a dair meşhûd-ı bâsıra-i iftikârım olan edille-i muknialarının lisan-ı Türki ile tercümesine mübaşeret ve lisan-ı Arabi’ye âşina olmayan ihvanım için tab’ ve temsîline mücâseret eyledim.’
Esad efendi bu eserdeki hamîşin dibacesinde vahdet-i vücud meselesine bakışını şöyle açıklar: “Evliyâ-yı kirâmın vahdet-i vücûd hakkındaki mezheb ve meşrebleri bir hayli ayât-ı kerîme ve ehâdîs-i şerîfe ile müeyyed olduğu halde sûret-i ifâdelerinin veyahut tarz-ı telakkilerin adem-i kifayesinden nâşi bir takım i‘tirazâta hedef oldukları ve haksız münâkaşâtın karşısında bulundukları erbabınca ma’lumdur. Mamafih ‘ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnellahe ramâ’ kezalik‚ inne’llezine yübâyiûneke innemâ yübâyiûnallah’ misüllü ayât-ı kerîme ve sırasıyla zikrolunacak ehâdis-i sahihanın sarîhinden müstefad olan vahdet-i vücûdu ceffe’l-kâlem inkâr eylemek ma’kul olmasa gerektir.”
Dibacesinin başka bölümünde ise İbnü’l-Arabî için‚ ‘matla‘ı mağrib olan şems-i tâbân-ı ma’rifet, neyyir-i âfâk, velayet-i ağnâ bihi Şeyh-i Ekber Muhyiddinü’lArabî kuddise sırruhu’l-envar hazretleri’ ifadelerini kullanmakta ve onu övmektedir.
Sosyal Medya Hesaplarımızı Takip Edin