Divan-ı Esad’dan
Gazel-i Türkî
Gönül nûr-ı cemalinden habîbim bir ziyâ ister Gözüm hâk-i rehinden ey tabîbim tûtiyâ ister Safâ-yı sîneme zulmet veren jeng-i günâhımdır Aman ey kân-ı ihsan zulmet-i kalbim cilâ ister Yetiş imdâda ey şâh-ı risâlet rûz-i mahşerde
Ki derd-i bî-devâ-yı ma’sıyet senden şifâ ister Ne âb-ı dîdeden râhat ne âh-ı sîneden imdâd Benim bâr-ı günâhım lütf-i şâh-ı enbiyâ ister Sarıldım dâmen-i ihsânına ey şâfi’-yi ümmet
Dahîlek yâ Muhammed hasta cânım bir devâ ister
Gül-i ruhsârına meftûn olanlar şüphesiz sensiz Ne mülk-ü mâl-u câh ister ne de zevk-u safâ ister Nola bir kerre şâd olsun cemâl-i bâ-kemâlinle
Ki kemter bendeniz Esad sana olmak fedâ ister
Ne Yerden Kârbân-ı Gam Geçer
Ne yerden kârbân-ı gam geçer olsa konar bende..
Belâ râhında şimdi bir muayyen menzil oldum ben.
Esîr-i dest-i hicranım garîb-i külbe-i ahzân,
Ne derdi hicre cân verdim ne yâre vâsıl oldum ben.
Leb’in devrinde feryâd eylesem ney gibi hoş amma
Ne bir dem nâlesiz kaldım ne vasla nail oldum ben.
Siyah bahtım eğilmiş kametim hâl-i perişanım,
Gören arif bilir kim mübtelâ-yı kâkül oldum ben. Refik-i derd-i gamdan başka sormaz kimse ahvalim,
O günden kim tarîk-ı ehl-i aşka dâhil oldum ben. Görünce rehzeni gamzen sülûk-i rahdan kaldım,
Ne evsat haletin buldum ne pir-i kâmil oldum ben.
Gam-ı sevda elinden ben de şaştım Esad’â zîra Ne mecnûn gibi lâ-ya’kıl ne de bir âkil oldum ben
Nakşî (Fârisî Şiir)
Nakşî sâkîlerinin elinden şarap içip sarhoş olunca, Nakşî hanedanı uğrunda başımı feda ederim.
Elbise altında her gece aşk meclisinin fanusuyum. Nakşî eşiğinde yanmak beni huzura kavuşturur.
Nakşî bendegânından kimi görürsen vücudunun harmanında samandan başka bir şey kalmaz.
Nakşî civanmertleri bir taraftan çalışırlar, bir taraftan kenara çekilmiş otururlar, gizlidirler, âşikârdırlar, sarhoş- turlar, âkîldirler.
Hiçbir ihtiyaçları olmadığı halde, sır kuşunu avlarlar. Nakşîler yuvasında şâhindirler ve gözleri açıktır.
Azizlerin nurlu gönülleri, mâlik oldukları cezbe saye- sinde Nakşî sâliklerine irfan denizinden gemi gösterirler.
Ölmüş kalbi bir nefeste diriltirler.
Nakşî tarikatının gönlü diri, salikleri bunu Îsâ’dan miras almışlardır.
Münkir, gül bahçesi etrafındaki duvar gibi Nakşî bostanında dikenden başka bir şey görmedi.
Esad’ın âb-ı hayatı, Kasr-ı Arifan’dır.
Git de Nakşî haceganından bir yudum talep et.
Sosyal Medya Hesaplarımızı Takip Edin